10 Mart 2013 Pazar

HAFTANIN GÖZE ÇARPAN OLAYLARI

     2000'lerin başları ve ortasında veya 90'lı yıllara Jordan'ın damgasını vurmuş olduğu dönemleri hatırlayıp, izledikçe, basketbolun ve özellikle NBA'in artık eski tadında olmadığını her geçen gün daha iyi fark ediyorum.
Değişen oyun tarzları, setler ve sistemler, dayanıklılık ve patlayıcı kuvvete dayalı basketbol anlayışı ile değişen bir akım geldi 2000 yıllarının ortalarından itibaren. Bir döneme ciddi anlamda adını yazdıran Allen Iverson, Tracy Mcgrady, Steve Francis ve arkasından oyun tarzını artık tamamıyla değiştirecek Lebron James'ler, Dwyane Wade'ler, Durant'ler, bire bir oyun dışında basketbol setlerine uymak gibi bir niyeti olmayan Brandon Jennings, Gilbert Arenas, Monta Ellis ve ismi bu tür oyun anlayışıyla anılacak bir sürü oyuncu. Uzun oyuncuların kalitelerinin her sene gittikçe düştüğü, pota altında yer tutsun da gerisi dert değil oyuncuların yanı sıra, savunma özellikleriyle bir dönemin savunma uzmanı Ben Wallace, attığı 55 sayıyla ve sorunlu kişiliğiyle Jermaine O'Neal, Rasheed Wallace ve gene arıza kişiliği, eski tip guard basketbol anlayışı ile modern basketbol arasındaki çizgide gidip gelen ve iyi oynadığı dönemlerde ciddi anlamda skor tehdidi oluşturan, Golden State forması altında en iyi yıllarını geçiren Baron Davis, savunmanın bütün pisliklerini yalayıp yutmuş, şampiyonluklar yaşamış Bruce Bowen, aynı zamanlarda NBA'in en iyi pota altı oyuncusu olduğu konuşulan Tim Duncan ve Sacramento'nun başarılı olduğu Hidayetli yıllar. Kanal D'de NBA yayınlarını izlemeye çalıştığımız o sıcak geceler... Kısacası, NBA'de belli bir ruh eksikliği oluştu son yıllarda. Özellikle NBA ile Avrupa basketbolunun birleştirilmesi planlarının da gerçekleşecek olması ihtimali bile kaybolan ruhun, artık yitirilmeye mahkum bırakıldığının göstergesi bence.

     Ve ayrıca bahsetmeden geçemeyeceğim o büyük 3'lü kuruntusu takaslar... Kevin Garnett ve Ray Allen'ın Boston Celtics'e dahil edilmesinin ardından, olmazsa olmazmış gibi büyük üçlüler, yani BIG THREE oluşumu yaygınlaştı ve ciddi anlamda seyir zevkini etkileyen olaylardan birisi olarak görüyorum bunu. Sezon öncesinde şampiyonluk hedefleri kuran takımlar oluşturdukları yıldız oyuncular kalabalığı ile zirveye oynama düşüncesindeler artık. Lebron'un Miami'e gitmesi, Howard'ın Lakers'a takası vesaire...
     Her neyse diyerek yazıma son veriyorum. Dün geceden göze çarpan bir kaç hareket ve Amare Stoudemire'ın bu sezonun büyük bölümünü sakatlığından dolayı kaçırmasının ardından tekrar sakatlanarak, 6 hafta daha parkelerden uzak kalacağından bahsedip kapatalım yazıyı.
     Öncelikle Phoenix Suns'ın genç oyuncusu Kendall Marshall'ın, temsilcimiz Ömer Aşık'ın bacaklarının arasından yapmış olduğu muazzam asisti ve ardından Andre Iguodala'nın Ridnour'a yapmış olduğu bloka göz atarak noktayı koyuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder